Tanıtım Bülteni
Yirminin coşkusu, yirmi ikinin neşesi, yirmi yedinin sempatisi… Ama otuz! Otuz yani… Hani otuzdan sonrasıydı çabucak geçen, ben yirmilerin nasıl geçtiğini anlayamadım ki daha! Tüm hemcinslerim yaşıyor mu bu buhranı, yoksa yalnız ben miyim dehşete kapılan? Daha otuz yaşımın güzelliğine adapte olamadan hayatın benim için sürprizler hazırladığından haberim yoktu tabi…
Ah, seslerinizi duyar gibiyim; ne mi oldu? Çok sevgili odun kocam olaylara dâhil oldu desem bir şeyler çağrışır mı acaba? Peki ya, yardımcı kadın oyuncu rolünü çakma bir sarışına vermiş desem, şimdi yandı mı ampuller! Durun durun, paniğe mahal yok! Hikâyesi tam da aldatıldığı noktada başlayan bir kadın düşünün. Hovardalığın sınırlarında ısrarla gezinen kocasını bir çırpıda boşayan; hamur açarak kendine antidepresan tedavisi uygulayan; otuzunda, bıraktığı okuluna dönecek kadar gözü kara; az biraz çatlak; iç sesinin çenesi düşük mü düşük bir Havva kızı…
Düşündünüz mü? Kim mi o? Bendeniz Nazlı! Tam bu noktada hayallerinizin vücut bulmuş hali olan bir hoca düşünün. O ki; okulda hoca, kızına baba, banaysa kocaman bir çikolatalı pasta! Ya da yok yok, onu düşünmeyin! O kısım bana kalsın. Laf aramızda ben kıskanç bir kadınım! Siz bunun yerine büyümüş de küçülüvermiş, lafı cebinde, elleri belinde, mini minnacık bir Peri kızı ekleyiverin bu hikâyeye. Tadımızdan yenmez olduk değil mi! Bence de! Gerisi… Gerisi sayfalarda! Hadi kulak kabartın da bir parça dertleşiverelim!
Yazarı: Burçin Çelik
Çevirmeni : -
Orjinal Adı: -
Yayınevi : Postiga Yayınları
Goodreads Puanı: 4.40
Seri Sıralaması: -
Safa Sayısı: 360
Dünya'nın en tatlı ufaklığının adı gibi, Peri masalıydı kitap, tamam kabul, biraz akıl sınırlarını zorlayan bir masaldı, olmaz dediklerimizi oldurur, doğanı güldürür, ölüyü diriltir cinsinden :)
Nazlı, hikayenin tatlı deli kadını, zira ben hiç bir sayfada akıllı haline denk gelemedim. Kendi evinde , kendi yatağında eşinin kendisini sonradan olma bir sarışınla aldattığına tanık oluyor, ve sonrasında hayatında değişiklikler yapmaya karar veriyor, aşkı meşki rafa kaldırıyor, sahibi olduğu pastanesine daha bir sarılıyor, onun tabiriyle yontulmamış kocasına evet demeden önce bıraktığı üniversitesine geri dönüyor, yani anlayacağınız bir elinde ders kitapları, diğer elinde hamur işleri,günleri deviriyor, tabi birde deli bir annesi var ki evlere şenlik ( okudukça benim ki canlandı gözümde)
Nazlı hayata hep olumlu yanından bakan bir kadın, her ne kadar kendisi farkında olmasa da güçlü, akıllı ve oldukça güzel, bugüne kadar kendi becerilerinin farkına varamamış olmasının nedeni, hayatına doğru insanların dahil olmamış olması, buna kendi ailesi de dahil..
Evlilikten ağzı bir kere yanmış, yoğurdun yanına bile yaklaşmayı düşünmezken,evrenin çekim yasası ve Barış'ın ona harika oyunları olduğunun farkında bile değil, iki arada bir derede neler becerecek bu adam şaşıracaksınız, eh aklına koyduğunu yapan, alacağım dediğini alan cinsinden, ve işe Nazlı'nın kafasındaki kötü evlilik imajını silmekle başlıyor, ona herkesin bir olmadığını,henüz kendisiyle tanışmadığını göstermeye hazır, tabi annelerin yardımıyla :)
Barış Emirli , kendisi dört yaşında tatlı mı tatlı, adı gibi Peri olan bir kız çocuğu sahibi bekar bir baba,aslında terk edilmiş bekar bir baba ( onu terk edenin beyninden şüphe eder aklına turp sıkarım) istanbul'un köklü üniversitelerinin birinde en genç öğretim üyesi ve bilin bakalım bu üniversiteye kim gidiyor, tabi ki Nazlı,ve bizzat kendisinin hocası oluyor, bu yakışıklı adam, sadece yakışıklı değil her daim arsız bir gülüşe sahip, çapkın bakışlı ve söylediği hiç bir şeye hayır deme şansı bırakmayan sevimli ve çekici:)
Bu arada Barış' için Cemal Süreyya ne anlama geliyormuş öğrenmiş olduk, özellikle takıldığı yer aklıma geldikçe gülüyorum :)
Velhasıl kafa dağıtmak, eğlenmek, bu curcunaya dahil olmak istiyorsanız mutlaka okumalısınız derim :))
Not: Ben Aslan'ın düğününde asla şahitlik yapamazdım, kırk satıra bile razı gelirdim yani o derece,(Aslan kim mi, cevabı kitapta :)
PUANIM
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder