Sayfalar

LAVANTA KOKUSU - YORUM



TANITIM

“Kader farklı zamanlarda, farklı insanlara, yarım kalmış aynı yaşamı sunabilir miydi?” Bazen sadece bir kutunun içinde gizleniyordu hayat.”

Yazarın ilk kitabı olan Lavanta Kokusu 1800’lü yılların sonunda tiyatrolarda sahne alan ünlü sihirbaz Basco ve Lucia Di Lammermoor Operası’nın yıldız sopranosu Eleni’nin yarım kalan hikâyesinin, dört farklı kuşağın kaderinde tamamlanışını konu alıyor.

Tebrizli bir aileden gelen Laneh ve Fransız yazar Marcel’in yollarının kesişmesiyle başlayan hikâye, gelgitlerle dolu bir aşkın ortasında geçmişin sayfalarını aralamayı başarıyor.
Antalya’dan Tebriz’e uzanan hikâye; insanın korkularının ve cesaretsizliklerinin geçmiş ve gelecek arasında yaşanan gelgitler olduğu algısını kırarak, ruhlarımızı yoran asıl gelgitin “yaşanan” ve “yaşansa nasıl olurdu” diye sorgulanan iki geçmiş arasında yaşandığından yola çıkıyor.


“Lavanta Kokusu”, Fars edebiyatının ünlü şair ve yazarlarının uyuduğu “Şairler Mezarlığı”ndan, insanı bambaşka bir zamana sürükleyen nakş sanatına, bir tiyatro sahnesinden, iki bin yıllık büyüleyici Aspendos Antik Tiyatrosu’na, Hadrianus Kapısı’ndan Antalya Kaleiçi’nin arnavut kaldırımlı sokaklarına uzanan sürükleyici bir hikâye ve lavantaların arasına saklamış bir aşk sunuyor okurlarına.






YORUM

Sevdiğim bir yazarın güzel satırlarıyla buluştum yine .... 

Babası öldükten sonra annesi ile birlikte Antalya Kaleiçi'ne taşınan ve vaktinin çoğunu ona bakan Zeliha ablası ile birlikte geçiren altı yaşında bir kız çocuğu Laneh, onunla birlikte ara ara ziyaretine gittikleri altmışlı yaşlarındaki tiyatrocu Madam Lanua hayatında önemli bir yer kaplıyor.....

Lanua'nın onlara anlattığı aile geçmişine ait hikayeyi dinlerken, bizde onlarla birlikte İstanbul'un Pera'sına Naum tiyatrosuna bir yolculuğa çıkıyor, Basco ve Eleni'nin imkansız aşklarına tanık oluyoruz ..... 

Yıllar sonra Laneh, İstanbul'a taşınıyor ve bir tiyatro için metinler yazmaya başlıyor, Madam Lanua ölümünden sonra her şeyini Laneh'e bıraktığı halde Antalya'ya geri dönmüyor zira yüzleşmeye cesaret edemediği anıları var özellikle annesi ile ilgili olanlar ......

Laneh'in hayatı Fransız bir yazar olan Marcel'le tanıştığı andan itibaren değişiyor, İstanbul'dan Tebriz'e ve Tebriz'den tekrar İstanbul'a uzanan bir dizi olayın, heyecanın, tehlikenin ve imkansız aşkların içinde buluyoruz kendimizi ..... 

Kitabın finalinde Laneh'in Marcel'e söylemediği çok önemli bir şey var ve ben bunun çok yanlış olduğunu düşündüm, böyle bir şeyi asla gizlememeliydi, sonucu değiştirmeyecek bile olsa söylemeliydi ..... 

Yazarın yarattığı büyülü atmosferleri seviyorum, özellikle İstanbul'un eski zamanlarını anlattığı satırlar ve o zamanlara ait aşkları okumak çok güzel, bu yazarın okuduğum üçüncü kitabı ve devamı kesinlikle gelecektir










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder